بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

كَلَّآ إِنَّهُمْ عَن رَّبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَّمَحْجُوبُونَ ١٥

Hayır (inanmazlar) Şübhesiz ki onlar o gün Rableri (ni görmek) den kat'iyyen mahrumdurlar.

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُواْ ٱلْجَحِيمِ ١٦

Sonra onlar muhakkak ve muhakkak o alevli cehenneme gireceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ١٧

Sonra da (onlara) «İşte (bu azâb) sizin yalan saymakda devam etdiğiniz şeydir» denilecek.

– Hasan Basri Çantay

كَلَّآ إِنَّ كِتَٰبَ ٱلْأَبْرَارِ لَفِى عِلِّيِّينَ ١٨

Hakkaa ki iyilerin (amel) kitab (lar) ı, hiç şübhesiz «İlliyyîn» dedir.

– Hasan Basri Çantay

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا عِلِّيُّونَ ١٩

«İlliyyîn» in ne olduğunu sana hangi şey bildirdi?

– Hasan Basri Çantay

كِتَٰبٌ مَّرْقُومٌ ٢٠

(O), yazılmış bir kitabdır,

– Hasan Basri Çantay

يَشْهَدُهُ ٱلْمُقَرَّبُونَ ٢١

ki huzuurunda mukarreb (olan melek) ler bulunur.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ ٱلْأَبْرَارَ لَفِى نَعِيمٍ ٢٢

Şübhesiz o iyiler (cennet) ni'met (leri) içinde,

– Hasan Basri Çantay

عَلَى ٱلْأَرَآئِكِ يَنظُرُونَ ٢٣

(süslü) tahtlar üzerinde (kendilerine verilen ni'metleri) temâşâ edeceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

تَعْرِفُ فِى وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ ٱلنَّعِيمِ ٢٤

Öyle ki sen o ni'metin (herdem taze) güzelliğini yüzlerinde (görünce) tanırsın.

– Hasan Basri Çantay

يُسْقَوْنَ مِن رَّحِيقٍ مَّخْتُومٍ ٢٥

Onlara mühürlü, haalis bir şarabdan içirilecek,

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu